Üniversitemizde Yeşil Mutabakata Yönelik Gençlik Stratejisinin Geliştirilmesi Projesi'ne yönelik Avrupa Birliği, T.C. Dışişleri Bakanlığı Avrupa Birliği Başkanlığı, Türkiye Ulusal Ajansı ve Çevresel Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi katkıları ile ''Yeşil Mutabakat ve Gençlik'' proje açılış semineri düzenlendi. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi 101 Nolu Amfi de gerçekleşen etkinliğe Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Mehmet Başalan, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Selim Cengiz, Dış İlişkiler Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Zeynep Başer, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hasan Yaylı, Proje Eş Koordinatörü Öğr. Gör. Dr. Yasin Can Gönültaş ve akademik personel ile öğrencilerimiz katıldı.
Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan programın açılış konuşmasını gerçekleştiren Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Mehmet Başalan, ''Avrupa Birliği Projesi olunca bizler hem heyecanlanıyor hem de seviniyoruz. Bu dünyayı kurtarmak olarak adlandırılan 'Yeşil Mutakabat' gibi bir konu olunca heyecanımız bir kat daha artıyor. Üniversitemizde 2000’li yılların başında ilk defa 6. Çerçeve Programı ile ilgili program yaptığımızda bazı yöneticiler Avrupa Birliği projelerine fon için Türkiye'nin katkı yapmasına ciddi şekilde karşı çıkmışlardı. ‘Bizi Avrupa Birliğine almayacaklar biz de bu paraları çöpe atmış olacağız’ diyerek karşı çıkmışlardı. O dönemin yöneticileri 'Yüce Divan'da yargılanacaklar' diyorlardı. 22 yıl sonra bu projelerin ülkemize ve Üniversitemize ne kadar katkı sağladığını görmek hepimizi çok mutlu etmektedir. Biz, Kırıkkale Üniversitesi olarak hem eğitim-öğretimini hem de araştırma-geliştirmesini öncelikle yerel problemlerin çözülmesinde, daha sonra ulusal, en sonunda da uluslararası problemleri çözme konusunda hedefler ve hipotezler oluşturuyoruz. Değerli hocalarımız ve öğrencilerimiz bunu tasarlayarak ilgili formlara sunuyorlar. Üniversitemizin bilimsel araştırma projelerini destekleyen birimi var ve bu ülkenin vergi ödeyenleri tarafından fonlanan bir bütçedir. Kanun koyucu döner sermaye gelirlerinden elde edilen gelirin yüzde beşini bu fonlara ayırmamızı istiyor. Biz, bu fonlarla sizlerin projelerini destekliyoruz. Ancak asıl hedef Üniversitemizin dışındaki mali kaynaklara başvuru olmalıdır. Hasan Yaylı Hocamızın önderliğinde bir grup araştırma hocamız bu başarıyı elde ettiler. Üniversitemiz her yıl hem ulusal hem de uluslararası fonlara proje başvurusunda bulunuyor. Projelerin kabul oranları değişkenlik gösteriyor. Örneğin 2209 dediğimiz TÜBİTAK Lisans Öğrencileri Projesi'nde kabul oranları yüzde 50'nin üzerindedir. Araştırma Destek Programları Başkanlığı (ARDEB) ve Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı (TEYDEB) projelerinde proje kabulleri yüzde 15-25 oranlarında değişmektedir. Avrupa Birliği projelerimizde Türkiye Ulusal Ajans Kurumu, bizlerin ulusal irtibat noktamızı oluşturuyor. Ben Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesiyim o yüzden hayvancılıkla ilgili alanları biliyorum. Yeşil Mutakabata bizim katkımızın veya zararımızın ne olduğu üzerine de bazen araştırmalar yapıyorum. Bizlerin, etinden ve sütünden istifade ettiğimiz ineklerin ve koyunlarımızın işkembelerinde; bir makine sisteminde ürettikleri metan gazının ozon sistemini deldiği biliniyor. Medyada yapay et üretildiğini görüyoruz. Yapay et ve yapay süt üretmeye çaba sarf ediliyor. İneklerin dünyanın iklim değişikliğine ve küresel ısınmaya zararı olduğu bilgisi ışığında inekleri dünyadan çıkarmaya çalışan bir grup var.'' ifadelerini kullandı.
Proje Yürütücü ve Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hasan Yaylı, ''Avrupa Birliği Erasmus+ KA154 kapsamında kabul almış 'Yeşil Mutakabat'a yönelik 'Gençlik Stratejisi Geliştirilmesi' başlıklı projemizin açılış seminerine hepiniz hoş geldiniz. 1950 yıllarından sonra sanayileşme ile birlikte başlayan yeni kalkınma ideolojisinin negatif dışsallıklarını tüm insanlık derin şekilde hissetmeye başladı. Bu hissetme durumu 1960 yıllarında birtakım toplumsal tepkiler ile kendisini göstermeye başlayınca 1970 yıllarında tüm dünya bu konuya karşı bir pozisyon alma ihtiyacı duydu. Başta Birleşmiş Milletler olmak üzere daha sonrasında Kıta Avrupası ülkeleri çevre sorunlarıyla ilgilenmek üzere yeni bir düşünce sistematiği arayışına geçtiler. Başlangıç noktasındaki temel felsefe çevre sorunlarıyla mücadele etmenin önemsendiği bir düzeyde kendisini gösterirken, zaman içerisinde daha yoğun mücadele stratejisi ihtiyaç duyulduğu fark edildi. 1992 yılı Rio Konferansı ile Sürdürülebilir Kalkınma dediğimiz yeni bir kalkınma stratejisi, temel strateji olarak benimsenmiştir. Kalkınma stratejisinin uygulama araçlarının neler olacağına dair Rio Konferansı sonrasındaki süreçte İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi gibi birtakım sözleşmeler tüm dünyanın imzasına açıldı. İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'nin hayata geçirilmesine yönelik çalışmalardan biri olan ‘Taraflar Toplantısı’nın üçüncüsü 1997 yılında Japonya'nın Kyoto kentinde gerçekleştirildi. 1997 yılında Kyoto Protokolü imzalandı. Çevre sorunlarına yönelik o güne kadar en güçlü küresel irade beyanı olarak karşımıza çıktı. Ancak Kyoto Protokolü'nün ortaya koyduğu sonuçlar itibariyle Kara Avrupası dışındaki diğer dünya ülkeleri açısından beklenen sonuçları ortaya çıkarmadığı görüldü. 2015 yılında Paris'te toplanan taraflar toplantısında Paris İklim Anlaşması ortaya konuldu.'' şeklinde konuştu.
Konuşmasının devamında istatistiki veriler ışığında daha yaşanılabilir bir dünya için neler yapılması gerektiğini anlatan Prof. Dr. Hasan Yaylı, yapılan algının aksine hayvanlardan çıkan metan gaz oranının diğer sanayi ve farklı alanlarda yaşanan kirliliğin çok altında olduğunu belirtti.
Program, Prof. Dr. Hasan Yaylı'nın sunumunun ardından sona erdi.